TERZİ BABA nECDET ARDIÇ


Necdet Ardıç, 15 Aralık 1938’de Tekirdağ’da doğdu. Babası Sadık Ardıç Efendi ile Annesi Melek (Meliha) Hanım, Tekirdağ’ın yerli ailelerinden olup geçimlerini çiftçilik ve bağcılıkla sürdürmekteydi. Necdet Ardıç, ailenin ortanca çocuğu idi.

İlkokul dönemi bittiğinde Necdet Ardıç’ın tek arzusu yüksek tahsil yapmaktı. Ancak ailesinin imkânları buna izin vermedi. Babası Sadık Efendi, oğullarının toprakla uğraşmayıp bir sanat sahibi olmalarını istemekteydi. “Terzilik” dönemin gözde mesleklerinden olduğundan Necdet Ardıç, Tekirdağ’da Hüseyin Kuymu, (Kara Hüseyin) adında bir terzinin yanına çırak olarak verildi.

Necdet Ardıç, yoğun iş temposuyla birlikte Tekirda’ın tanınmış imamlarından merhum Ahmet Elitaş Hoca Efendi’den Kur’an-ı Kerîm ve dini bilgiler dersleri de almaya başladı. Bu dersleri epey ilerletince, yine Tekirdağ’ın o dönemdeki meşhur kıraat imamlarından merhum Behçet Toy Hoca Efendi’den de kıraat, huruf ve tecvit dersleri almaya başladı. (Bu çalışmalarını askerliğine kadar sürdürdü.)

1953 yılına gelindiğinde sanatını ilerletip geliştirmek için ailesinin de izniyle İstanbul’a gitti. İstanbul’da Beyoğlu’ndaki (Ekrem Temelöz) ismindeki ustanın terzihane ötölyesinde çalıştı. İstanbul’da geçirdiği yaklaşık bir yıllık süre zarfında Bebek’te ikâmet eden halası Rahmiye hanımlar’ın evinde kaldı.

Rahmiye Hanımın eşi M. Nûsret Tûra, Necdet Ardıç’taki özellikleri ve muhabbeti keşfedince onu, kendi mürşidine, Fatih dersiâmlarından ve Süleymaniye Kütüphanesi’nin müdürlüğünü de yürüten Uşşaki Şeyhlerinden Hazmi Tûra Uşşaki Efendi’ye gönderdi. Necdet Ardıç, Hazmi Tûra Uşşaki Hazretleri’nin huzuruna, elindeki tanıtım kâğıdıyla gitti ve kabul edildi.

Tarikat-ı Aliye-i Halvetiyye-i Uşşakiye’nin önemli şahsiyetlerinden, âlim, arif ve fazıl kişiliğiyle tanınan Hazmi Tura Uşşaki, Necdet Ardıç’ın tasavvuftaki seyri sülûku’nda önemli bir rol oynayacaktı.

Necdet Ardıç İstanbuldan geri döndüğünde bayan terziliğine yöneldi. Yoğun iş temposuyla birlikte daha önceki yıllarda Kur’ân-ı Kerîm dersleri aldığı hocasından bu defa Arapça dersleri almaya başladı. Yine aynı dönemlerde Tekirdağ’da yürüttüğü hafızlık çalışmalarını zamanının yetersizliği dolayısıyla bırakmak zorunda kaldı.

Bayan terziliğini epey ilerletip kendi terzihane dükkânını açtığında yaşı henüz on sekizdi. Bu yıllarda Babası Sadık Efendi’nin ani ölümü, onu ve ailesini epey sartı.

Necdet Ardıç, mürşidi Hazmi Tûra uşşaki Efendi’ye intisabından sonra mücadelesi, çilesi, fedakârlığı, olan tasvvufi çalışmalarına başladı. Fırsat buldukça İstanbul Fatih’te Keçeciler Caddesi’ndeki Bedrettin Dergâhı’nda ikâmet eden mürşidini ziyaret ediyor, sohbetlerine katılıyordu. Hazmi Tûra Uşşaki Hazretleri, cumartesi günleri ikindi namazını müteakiben Beyazıt Camii’nde Mesnevi-i Şerif okutuyordu. Necdet Ardıç, imkân buldukça cumartesi günleri de Tekirdağ’ından, mürşidinin Mesnevi sohbetlerini dinlemek için, Beyazıt Câmii’ne gidiyordu.

1958 yılında Necdet Ardıç, Ankara’da o zamanki adıyla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Karargâh bölüğü’nde yirmi dört ay sürecek askerliğini ifaya başladı. Bu arada Ankaranın en büyük kadın terzilerinden olan Paris’te eğitim görmüş Bekir Ceyhan usta’nın yanında askerliği süresince terzilik yapmış ve mesleğini en geniş mana da zirvesine ulaştırmıştı.

1960 senesinde Hazmi Tûra Uşşaki Hazretleri’nin vefatıyla birlikte yerine halife bıraktığı M. Nûsret Tûra Hazretleri’ne diğer sâliklerle beraber intisab etti. Seyr-i sülûku’nun ikinci dönemi de böylece başlamış oldu. M. Nûsret Tûra’ya iltihak ettikten sonra ise hem dünyaya hem de ahrete yönelik çalışmalarını çok sıkı bir şekilde sürdürdü. Sohbet günleri ve kandil geceleri Tekirdağından İstanbul’a giderdi. Mürşidinin hanımı halası olduğundan daha sık ziyaret edip görüşüyor ve sohbetlerine katılma imkânı buluyordu.

1964 yılında, Necdet Ardıç mürşidinin de işaretiyle İstanbul’dan Nüket Hanımefendi ile evlendi. Bu evlilikten İzzet ve Cemâl Cem adında iki oğlu oldu. Nüket Hanım, “Nüket Anne” Terzi baba’mızın bütün seyehatlerinde hep yanın da olmuştur ve bütün evlâtlarına kucak açıp dertleri ile dertlenmiş sevinçleri ile sevinmiştir.

Çok uzun yıllar mürşidinden feyz ve ilham almak için Tekirdağ İstanbul arasında adeta mekik dokuyan Necdet Bey, 1972 yılında ”seyri sülûku’ndaki derslerini tekmil tarik bitirmişti. “Tac-ı Şerif” mürşidi tarafından 1978 yılında kendisine giydirildi.

Birçok dervişi, muhibbi ve dört halifesi bulunan M. Nûsret Tûra Hazretleri, ömrünün son dönemlerinde, kendisindeki maddi ve manevi emanetleri Necdet Ardıç’a vermek suretiyle onu yerine halife bıraktı. Nûsret Tûra’nın 1979 senesinde vefatıyla birlikte Tarikat-ı Aliyye-i Halvetiyye-i Uşşakiyye’de “Terzi Baba (Necdet Ardıç) Dönemi”ne geçildi.

Necdet Ardıç Efendi, 45 sene çok yoğun bir şekilde, 10 sene ise daha az yoğunlukta toplam olarak 55 yıl bayan terziliği yapmıştır. Bu yüzden de mesleği gereği terzi lakabını taşır. Terzi lakabı ile anılan Necdet Ardıç Efendi’nin “Baba” lakabı ise intisaplılarınca verilmiştir. Mânevî bir rehber olduktan sonra müridleri ona “Efendi Baba”, “Necdet Baba”, “Terzi Baba” şeklinde hitap etmiştir. Zamanla Terzi Baba lâkabı, daha çok kullanılır olmuş ve yer etmiştir. Onun rehberliğinde mânevî yolculuk yapanlar, onu ve eşini, babaları ve anneleri gibi görüp, hürmet ve muhabbet beslediklerinden dolayı bu lakabı vermişlerdir.

O, müridlerine “Evladım”, müridleri de kendisine “Babacığım” diye hitap etmektedir. Kendisi bir mânevî baba olarak, evlatlarıyla çok yakın bir şekilde alâkadar olmaktadır. Necdet Ardıç Efendi’nin Tekirdağ’ındaki “Servet Terzisi” isimli terzihanesi, tasavvuf sohbeti yapmak ve tasavvuf yoluna girmek isteyenlerin sıkça uğradığı bir yerdi. Bu mekânda yıllarca hem bedenlere hemde ruhlara elbiseler dikildi. Bu elbiseler ise gelenlerin hem maddi hem de mânevî niteliklerine göre bazen dar bazen bol dikilirdi. Bu manevi Baba’nın diktiği mânevî elbiseleri giyebilenler, ehl-i kemâl oldular.

Necdet Ardıç Efendi; Efendi Baba, Necdet Baba, Necat, Servet, Servet bey, nakışçı Baba, “Neccâr-marangoz” Hayyat Baba, Usta, Bab, Şekerci Dede, Yâsin, Selâm, Ardıç gibi başka lâkaplarla da sevenleri arasında anılmaktadır. Bunlarla birlikte Nusret Tûra Efendi tarafından Necdet Ardıç’a, manevi yolun iyi bir takipçisi ve iz sürücüsü olduğu için Nusret Tûra tarfından “İz” lâkabı takılmıştır. Ayrıca Necdet efendi kendisine “Sukûti” lâkabını koymuş ancak bir şiiri dışında bu lâkabı pek kullanmamıştır.

Necdet Ardıç Uşşâki, üzerine aldığı emanetlerle tasavvuf yolundaki çalışmalarına devam etmektedir. Hâlihazırda iki yüzü aşkın (203) kitap çalışmaları ve şimdilik (120) civarında olan ve devamlı artan kendisine internetten gelen soru ve zuhurat hallerinin cevaplandırılmaya çalışıldığı alan çalışması olan, ortalama 180 sayfalık internet dosyaları ve beş yüzün üstünde C.D. ve kaset, binlerce sohbet kaydıyla ilim ve irşad faaliyetlerini sürdürmektedir. (203)+(120)=(323)

Şu an (20) civarında görevli rehber halifeleri ve tekmil tarik eylemiş (50) nin üzerinde evlâtları vardır Cenâb-ı Hakk cümlesine kolaylıklar nasib eylesin.

NOT: Terzi Baba hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler Necdet Ardıç İrfan Sofrası Tasavvuf serisinin 12. kitabı olan “Gönülden Esintiler, Terzi Baba (1)” adlı çalışmayı, (103-Terzi Baba yüksek lisans tezi) ve diğerlerini (terzibaba13.com) adresinden indirip inceleyebilirler.